Bugüne kadar böyle bir yazı yazılmış mıdır, bilmiyorum. Biraz araştırdım ama bulamadım. Ben de, biraz eğlence olsun diye yazmaya karar verdim.
Başarısız olmak için pek bir şey yapmaya gerek yok. Yapmaya niyetlendiğimiz işin temasına uysun diye un ve suyu yan yana koyup bekleyerek kendiliğinden ekmek olmasını ummakla işe başlayabiliriz mesela. Sonuç garantili başarısızlık yöntemi… Ekmeğe sirke katabiliriz ya da. Salça da olur… Hayır, yazı böyle gitmeyecek. Başarısız olmanın bütün varyasyonlarını elbette sıralamayacağım. Az sonra yazacaklarım yola çıkarken başarısız olmaya değil, başarılı olmaya niyetlenmiş birinin yapacağı hatalar. Şimdi çember biraz daraldı.
Her şey hazır. Gereken malzemeyi temin ettik, ekmek yapmak için motive olduk. “Bu kez olacak” diye kendimize telkinlerde bulunduk, ortama uysun diye arkada şu müzik çalıyor:
hadi koçum, kim tutar seni? Bir yıldız doğuyor. Kolları sıvadık, işe başlıyoruz. Çocuklar mutfağa girip su falan isteyerek kafamızı dağıtmasın diye odalarına su ve çubuk kraker de koyduk, işte bu kadar… Bebeler önemli. Ekmeğe dalıp aç susuz bırakmayın yavruları.
Aradaki süreci atlayıp filmin sonuna sarıyoruz kaydı: İşte kahramanımızın hüsran anı. Kamera yüzüne yaklaşıyor, o acıklı hayal kırıklığı ifadesini görüyoruz, içimiz yanıyor, yazık… gözlerden iki damla yaş süzülü… Yok, bu kadar dramatize etmeyelim. Ya ekmeği yumuşar umuduyla sarıyoruz. Ya koklayıp, “güzel oldu be,” diyoruz. Fazla elimizde durmasın, ağırlığını görüp de üzülmeyelim diye güzel görünen bir açıyla koyup seyrediyoruz. Ama yok. Olmamış işte. Taş gibi bir şey olmuş. Aslında güzel kokuyor ama istediğiniz sonuç bu değildi. Acaba “ekmek konuşuyor mu” diye kulağınızı yaklaştırıyorsunuz ama tık yok. Bunu şaka olsun diye söylemiyorum. Ekmeğiniz güzelse sizinle konuşur. Evet, bunu mutlaka test ederim ben. Yeni fırından çıkınca soğutma teline alın ve kulağınızı yaklaştırın. Ortam ısısı değiştiği için ekmeğinizin yüzeyi pul pul gerilip çok minik kılcal çatlaklar halinde soğuma sürecine girdiği için çıtır çıtır sesler gelmesi lazım. Ses geliyorsa ekmeği kesip bakmaya bile gerek yok, o ekmek olmuştur.
Ama kahramanımızın ekmeği suskunluk yemini etmiş. Buda heykeli gibi taş misali oturuyor karşısında. Ne yaptı peki? Neden olmadı? Şimdi bunları anlatacağım.
Tabii ekmek taş gibi olmak zorunda değil başarısız olmak için. Her şey yolunda gibi görünebilir ekmeği kesene kadar. Kesip bakarsınız ki ortası çiğ kalmış, mosmor bir renkte… Ya da ekmeğin tabana değen kısmı minik gözeneklerle kaplıyken kabuğu dev gibi gözeneklerle kalkmış. Üstü boş, altı dolu… Ekmek yayılıp pideye dönmüş de olabilir, kaplumbağa gibi kalın kabuklu da… Hepsine sırayla değinmeye çalışacağım.
BAŞARISIZ EKMEKÇİNİN ALTIN KURALLARI
1- Kesinlikle göz kararı ekmek yapın ve her seferinde ne kadar un ve su kattığınızı kesinlikle unutun gitsin. Hatta başta tek ekmek yapmaya niyetlenmiş olsanız bile sonuçta üç kilo undan yapılmış bir hamur elde edin. Bunun sırrı göz kararı çalışmakta: cıvık mı oldu? Un katın. Un çok mu gitti? Kolayı var, su dökün. Un=>su=>un=>su… Bu döngüyü mutlaka evdeki en büyük leğeni doldurana kadar sürdürün. Ortaya iyi bir şey çıkarsa ölmüşlerinizin hayrına konu komşuya dağıtırsınız.
2- Mayaya yardımcı olmayı çok istiyorsunuz. Bu yardımseverliği abartın, onu sıcacık suyla yoğurun. Hatta kış günü üşür diye el dayanmayacak kadar sıcak suyla yoğurun.
3- Ekmeğim yumuşak olsun diye hamuru cıvık yapın. Şöyle elinizle kaldırınca aksın parmaklarınızdan. Ne kadar cıvık, o kadar iyi… Çok da yoğurmayın. Şöyle kabaca karıştırın yeter. Hatta mikserle çırpın, daha güzel.
4- Ekmeği taş gibi sert yoğurun. Erişte kesecek kadar sert olsun. Bunun için bolca un lazım. Una acımayın. En pahalısından almış olsanız da dökün leğene gitsin. Pişirmeseniz bile o hamurdan minik figürler yapın, kuruyunca sulu boyayla boyar, sanatçı tarafınızı tatmin edersiniz.
5- Hamuru çok ama çok yoğurun. Durup durup, dinlenip dinlenip yoğurun. İyice çürüsün hamur. Glüten zincirini bile parçalayın. Çamur gibi bir şey olsun. Evde hamur karıştırıcınız varsa daha güzel. Malzemeyi içine koyup çalıştırın ve komşuya kahve içmeye gidin. Camları falan da silebilirsiniz bu süreçte.
6- Sabırsız olun. Bu çök önemli. Çok ama çok sabırsız olun ki ekmekte başarısızlığı yakalayabilin. İki saat mayalanma yeter mesela. Hazır maya on beş dakikada hamuru kabartıyorsa ekşi maya için iki saat, o-hooo. Yeter de artar bile.
7- Çok sabırlı olun. Derviş desin sizi görenler. Mayalamayı abartın. Sabah erkenden yoğunu mesela hamuru, taaa gece olup da herkes uyuyana kadar bekleyin. Ekşi mayayı iyice ekşitin. Bütün bakteriler açlıktan ölsün ki ekmek başarısız olsun.
8- Hamura ilginç şeyler katın. Denemeye değer ve mantıklı şeyler olmasın ama… O zaman başarılı olma riskiniz var. Biraz düşünüp gözünüze ilişen peynirden katın mesela. “Cheesy Bread” Kulağa çok mantıklı geliyor. Hatta lezzetli olur kesin. Deneyin bunu. Peyniri hamura iyice yedirin. El açması böreklerde çok işe yarayan sirke yok mu? Hah, sirke katın. Biraz çok katın ama, bütün bakteriler güzelce ölsün. Hayal gücünüze kalmış. Her şey katılabilir.
9- Ekmeği şekillendirmeden mayalama sepetine adeta akıtarak koyun. Neticede mayalama kabı şekillendirmeye yaramıyor mu? Yuvarlak kapta bir saat duran hamur mutlaka o şekilde kalması gerektiğine ikna olur. Tencereye aktarınca pişerken hayatta yayılmaz. Beni koysalar o kadar süre mayalama sepetine, töbe olsun kıpırdamam pişerken.
10- Başarısız olmamak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Şekillendirme yapacaksınız. Güzel… Azıcık un serpip hamuru tezgâha aldınız, kaç ekmekse ona göre bölüp kabaca yuvarlak yaptınız, üstüne bez örttünüz. (1. maddedeki un=>su=>un=>su döngüsüne girenler için mahalle fırınının tezgahını öneriyoruz. Standart ev mutfağı için ekmek sayısı çok olabilir.) Yarım saat de dinlendi, harika. Şimdi başarısız olmak için hamurla çok oynayın. Hamur iyice sönsün, yapış yapış olsun. Yüzey gerilimi sağlıyorum diye o kadar gerdirin ki hamurun yüzeyin, yırtılsın gitsin. O yırtıldıkça siz çekiştirin. Harika…
11- Ekmeği mutlaka ama mutlaka buz gibi soğuk döküm tencereye aktarın. Fırın da mutlaka soğuk olsun. Ekmeği fırına koyduktan sonra çalıştırın fırını.
12- Soğuk fırın ve soğuk tencere mantıksız geldiyse mutlaka 300 dereceye ısıtın fırını. Tencereniz de o kadar kızgın olsun ki, gören rosto mühürleyeceksiniz sansın o tencerede…
13- ekmeği az veya çok pişirin. İkisi de duruma göre eşit başarısızlığı elde etmenizi sağlayacaktır. Bana güvenin. Yanık ekmek de çiğ ekmek de eşit derecede başarısız. İkisinden birini seçebilirsiniz. Bana kalırsa az pişirin çünkü elektrik çok pahalandı. Boşuna bir saat daha çalışmasın fırın.
14- Son aşamada eğer hala başarısız olamadığınızı görmüşseniz, mutlaka sıcakken kesin ekmeği. Hatta kör bıçakla elinizle bastıra bastıra kesin, hamur olsun, güzelce yapışsın.
Tebrikler. Artık mükemmel başarısızlıkta bir ekmeğiniz var.
Sonraki yazımda en sık karşılaşılan sorunlar/belirtiler ve çözümlerinden bahsedeceğim. Ortaya çıkan ekmeğe bakarak neyi hangi aşamada yanlış yaptığınız, neyin ters gittiğini kolayca bulabilirsiniz. Yazıyı en kısa zamanda hazırlayacağıma söz veriyorum.
Ayyy harikka yazmışsınız. Bir numara benim işte. Un. Su un su. 2 senedir yapıyorum hala istikrar yok. Bir ekleme de ben yapayim. Hamur çoğaldıkça ekmek de büyüyeceği için 2-2.5 kiloluk bir ekmek yapın mesela. Kesinn sonuç 😂😂
BeğenBeğen
Örnekleri çoğaltmak mümkün tabii 😂
BeğenBeğen
Okumak keyifli oldu:D Sanırım benim ekmek oldu.
BeğenBeğen
🙂 Teşekkür ederim. Beğenmenize çok sevindim.
BeğenBeğen
Okumak keyifli oldu.Sanırım benim ekmek oldu.
BeğenLiked by 1 kişi